
İBADETİN ANLAMI VE KAPSAMI
İbadet sözlükte; boyun eğmek, itaat etmek, saygı duymak, kulluk etmek, tapınmak gibi anlamlara gelir. İslami bir kavram olarak ibadet; Yüce Allah (c.c.)’ın emirlerine uymak, yasaklarından ise kaçınmak demektir.
İslam dininde ibadet yalnızca Yüce Allah (c.c.) için yapılır. Bununla ilgili bir ayette, şöyle buyrulur: “Yalnız Allah (c.c.)’a ibadet et ve şükredenlerden ol.”(Zümer suresi, 66. ayet.) Başka bir ayette ise “(Rabb’imiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.”(Fatihâ suresi, 5. ayet.) buyrulur. İbadet denilince aklımıza öncelikle namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kurban kesmek gibi ibadet çeşitleri gelmektedir. Kur’an’da, bu gibi ibadetleri açık bir şekilde emreden ayetler yer alır. Örneğin, namazla ilgili olarak bir ayette şöyle buyrulur: “… Namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belirli bir farzdır.”(Nisâ suresi, 103. ayet.) Oruçla ilgili olarak ise “Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz… Öyleyse sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun…”(Bakara suresi, 183 ve 185. ayetler.) buyrulur.


İslam dininde ibadet sadece namaz, oruç ,hac ve zekâtla sınırlı değildir. Dinimizde, yapılan her iyi, güzel iş ve davranış da salih amel sayılır ve ibadet olarak değerlendirilir. Örneğin, yoksullara yardım etmek, cami, okul, hastane, çeşme, yurt, köprü gibi toplum yararına yapılar inşa etmek ibadet sayılır. Bunun yanında ilim öğrenmek, geçimini çalışarak helal yollardan sağlamak, ağaç dikmek gibi davranışlar da salih ameldir ve dinimizde ibadet kapsamına girer. Kur’an-ı Kerim’de bizleri salih amel işlemeye yönlendiren çeşitli ayetler yer alır. Bunlardan birinde şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın…”5 Bir başka ayette ise şu ifadeler yer alır: “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı onlardır…”6 Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de salih amel işleyenleri ödüllendireceğini de belirtmektedir. Bununla ilgili olarak bir ayette şöyle buyrulur:
“İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah (c.c.)’ın ayetlerini apaçık okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah (c.c.)’a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah (c.c.) onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah (c.c.) o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir.”7 Bizler de Yüce Allah (c.c.)’a karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeye, ibadetlerimizi yapmaya önem vermeliyiz. Allah (c.c.)’ın yasaklarından da kaçınmalıyız.



İslam dininde insan davranışlarının ibadet olarak adlandırılmasının iki yolu vardır. Birincisi insanın Allah (c.c.) için yapmış olduğu davranışlarından oluşan ibadetleri, ikincisi ise; diğer insanlar, canlılar ve çevresi için yapmış olduğu davranışlardan oluşan ibadetleridir. Birinci yoldaki davranışların yapılmasını Allah (c.c.) emretmiştir. Bunlar; Kelime-i Şahadet, namaz, oruç, zekat, hac vb. Bunlar aynı zamanda İslam dininin temel ibadetleridir. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.): “İslam beş şey üzerine kurulmuştur….” (Sahih'i Buhari, iman 1) Diye başlayan hadisinde bu ibadetlere işaret etmiştir. Bu ibadetleri yerine getiren Allah (c.c.)'a karşı sorumlu olduğu kulluk görevini yerine getirmiş olur. Aynı zamanda bu temel ibadetler, insanı ikinci yoldaki istenilen güzel davranışlara yöneltir.
İkinci yoldaki davranışların ibadet değeri kazanması, yine dinin koyduğu ölçülere uyulduğu oranda olur. Örneğin; din insanın her işinde dosdoğru olmasını emreder. “…Emrolunduğun gibi dosdoğru ol..” (Hûd suresi, 12. ayet). Diğer insanlarla olan ilişkilerimizde de bu emre uyarsak davranışlarımız ibadet değeri kazanır. Yine komşuya, eşe, dosta güler yüzlü olmamız tavsiye edilir. Bu bilinçle yapılan ve bize sıradan gelebilecek davranışlar bile ibadet hükmüne geçer. Susamış bir canlının susuzluğunu gidermek, bizden zayıf canlılara şefkat ve merhamet göstermek hep ibadet hükmündedir.
İslam insanı Eşref-ül mahlukat (yaratılmışların en üstünü, en şereflisi) olarak kabul eder. Onu bu unvanına uygun davranmaya teşvik eder. Kur'an-ı Kerim'de “…onlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar….” (al'i İmran suresi, 191. ayet) ayeti ile insanın en tabi davranışlarının bile Allah'ı anmakla ibadete dönüştüğü vurgulanır.
Netice olarak insan kendisine bahşedilen bu unvana uygun davranışlar gösterirse Allah onun hiçbir davranışını zayi etmez. Bu durum Kur'an-ı Kerim'de şöyle belirtilir. “Kim zerre miktarı hayır işlerse karşılığını görür” (Zilzal suresi, 7. ayet). İnsan bu bilinçle hareket etmeli, davranışlarını buna göre yapmalıdır.
Kaynak: Milli Eğitim Web Sitesinde Yer Alan “Mesleki Açık Öğretim Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” Ders Notlarından Derlenmiştir .
